Muhteşem Yüzyıl 103.bölüm | あぶくさぶく

あぶくさぶく

トルコ語あれこれ

103. Bölüm Yayın: 19 Haziran 2013

Hatice'nin ölüm. Şah-ı, Mihrima, Gülfem, Afife, Mercan, cariyeler, herkes siyah kıyafetlerinde. Onların önünden Hatice'nin tabudu geçiyor. Sümbül tabudunu yükleniyor.

Cami önünde beyler, paşalar ve Süleyman tabudun karşısındalar. Cenaze töreni yoktur herhalde, intihar olduğu için. Herkes üzülüyor.

Manisa'da Mehmed ve İlyas askerlerle birlikte ormanda avcılık yapıyor.

Amasya'da Mahidevran ile Fidan konuşuyor. Dedikodu varmış. Mahidevran Mustafa'ya geldi. Mahidevran'a göre Mihrima Mehmed'i tahta çıkarmak için hazırlık başlamış. Yahya Barbasros Hayreddin paşa'yı getirmeye gitmiş. Birazdan gelecekler.

Mihrima ile Rüstem. Rüstem de Barbaros'un Amasya'ya gittiğini biliyordu.

Süleyman perişan göründü. Süleyman paşa ile konuşuyor. Bali bey geldi de Süleyman yalnız kalmak isedi. İkisi de çıktı. Odasının önünde Hüsrev paşa ile Matrakçı ile karşılaştı. Hüsrev paşa da hiç iyi değil.

İlyas Mehmed'i askerlerde kaçırdı. İlyas bir şey yapacak gibiydi. Ama askerler yetişti.

Amasya'da tekrar Mahidevran ile Fidan konuşuyor. Mahidevran İlyas'ı inandığını konuştu.

Bahçede Mihrima Bali bey ila buluştu. Mihrima ondan yardım istedi. Artık herkes Hürrem'in ölmesini inanıyor. Ama Mihrima kabul edemiyor. Böyle konuşurken Rüstem onları gördü. Rüstem dargın dargın yanına geldi. Mihrima "Paşam hoş geldin. Bali bey ile karşılaştık, sohbet ediyorduk." Rüstem Bali bey'e "Sana bizden uzak durmana söylemiştim. Neden karşıma çıkıyorsun?" Bali bey cevap vermeden gidecekti ama Rüstem "Sualime cevap ver." diye cevabını zorladı. Kavga çıkacakken Mihrima durdurdu. Bali bey çıktıktan sonra Mihrima "Onun suç yok. Ben çağırdım onu." diye açıkladı.

Amasya'daki Mustafa'ya Yahya Barbaros getirdi. Mustafa onun gelmesini istemedi. Rüstem bu fırsat kaçırmamasını düşündüğünden. Barbaros sefer karar alındığını söyledi. Süleyman Avstrya'ya çıkacak. Barbaros da donanma ile sefere katılacak. Ama Süleyman Mustafa'nın sancakta kalmasını söylemiş. Mehmed de öyleymiş.

Gece ormanda Mehmed ile İlyas. Mehmed de sefere katılmadan sancakta kalmasını istemiyor. Biraz konuştuktan sonra Mehmed yatağa gitti.

Koridorda Mihrima Bali bey ile karşılaştı. Mihrima "Bugün olanlara üzgünüm, lakin içiniz rahat olsun. Sana zarar gelmesi müsaade etmem."

İlyas ormanda gizli gizli biriyle buluştu. O İlyas'a bir sepet verdi.

Afife Süleyman'a rutin rapor verdikten sonra ona Selim Sultan'ın hatırı söyleyerek iç açmaya çalıştı.

İlyas Mehmed'in çadıra dönüp askere uyup uyumadığını sordu. Asker "Uydular." deyince İlyas "Bir bakayım." diyerek içine girdi. Çadırın eteğinden sepet alıp içinde olan yılan yere koydu. Tabii ki zehirli yılan olmalı.

Süleyman rüya gördü. Mehmed'e bir şey mi oldu diye meraklandı.

İlyas çadırın önünde asker ile konuşuyor. Hiç kimse Mehmed'e yaklaşmamasını söyledi. Tam o zaman başka asker geldi. Mühim haber varmış. Mehmed'i uyandırıp haber vermek gerektiğini söyledi. Şu an yılan çadırda. Tabii ki İlyas onu uyandırmak istemedi. İlyas kendi çadıra girip yılanı alıp kesti. Haremde Cian hatun fenalaşmış. Mehmed hemen döneceğini karar verdi. Mehmed İlyas'a can borcu olmasını söyledi.

Gece Bali bey Süleyman'a geldi. Seferden döndükten sonra memlekete dönmek istediğini söyledi. Ziyaret değil dönmemek üzere. Memleket Tuna nehri tarafındaymış. Bali bey "Ben buraya ait değil, Hünkarım." dedi de Süleyman diyerek hemen izin vermedi.

Sabah Süleyman hareme geldi. Sefere çıkmadan önce veda etmek için. Hanım sultanlarla bir bir vedalaştı. Süleyman Mihrima'ya "Saray sana emanet." deyince Şah-ı ve Gülfem rahatsız oldu.

Süleyman gittikten sonra Şah-ı "Mihrima, sık sık geleyim." Mihrima "Gelmeyin, sultanım, gelmeyin." dedi. "Ne demek şimdi bu?" "Sizin aramızdaki tek bağlı hünkarımız. O burda değilken sizin yüzünüz görmek sesiniz duymak istemiyorum." Şaşırtıcı bu ama öyle oldu. Mihrima Süleyman seferdeyken Şah-ı'nın hareme gelmesine yasağa koydu.

Mustafa Barbaros ile hala konuşuyor. Barbaros onu sefere sürüklemeye çalışıyor gibiydi. Barbaros Mustafa'yı sarayın kapısına getirdi. Orada askerler onu bekliyordu. Onlardan biri bağırarak sadakat sözleri söyledi. Mustafa bunu görünce Süleyman'ın emriye karşı sefere çıkmasını karar verdi. "Allah bireynize güç yüreğinize inanç varsın."

Mehmed Amasya'daki saraya dönüp Cihan ile görüştü. Biraz iyileşmişti. Ama Mehmed öğrendiğine göre vaziyet kötüymüş. Çiçek hastalığıymış.

1543 yılında Belgrad'da. Süleyman çadırda toplantıda. Vezir-e azam durmunu anlattı. Nereye gideceğini de konuştular. Tartışma vardı. Rüstem ile Hüsrev ve Bali bey karşı karşıya. Ama sonunda Süleyman Hüsrev'in fikriye hak vererek Estergon'a gideceğini karar verdi. Toplantı bittikten sonra Rüstem Bali bey ile kavga başlayacak gibi oldu.

Haremde Mihrima mektup kutusu alıp Rüstem'den gelen son mektubu arıyordu ama bulamadı yani kayıp oldu. Zira Şah-ı şunu çalmıştı. Casus olan Emin şunu çalmış. Ama mektupta önemli şeyler yazılmamış. Şah-ı ona mektubunu önceki yerine gizlice geri koymasını söyledi.

Mihrima ile Sümbül konuşuyor. Sümbül "Şah-ı sultan'ın boceğinin biridir muhakkak, sultanım. Derhal herkes sual ederim." dedi de Mihrima gerek olmadığını söyledi. Bir cariye Mihrima'nın kızı getirdi çünkü Emin hatun çıktığı için. Mihrima ile Sümbül bir çırpında ondan şüphelendi.

Şah-ı ile Gülfem kendi sarayda konuşuyor. Mihrima ve Rüstem arasında kama koymak için iş çeviriyor.

Emin Mihrima'nın dairesine dönüp mektup geri koymak için mektup kutusunu açıyordu. Oraya Mihrima geldi. Mihrima onun kolunu tuttu da yakalamadı.

Mutfakta Şeker Mercan'a tatlı vererek sohbet ediyordu. Mercan mutfağın defteri görmek istedi. Sümbül geldi. Mihrima Şah-ı'yı çağırmasını söylemiş. Mercan defter bakmadan çıktı.
Manisa'da Mehmed ile Cihan. İlyas çarşıdaymış.

İlyas çarşıda değildi biriyle buluştu. Ondan maske ve eldiven alıp onu taktı. Bir evine girdi. Evin içinde çiçek hastalığından ölen kişi vardı. İlyas onda kan aldı şişeye koydu.

Gece Mihrima kendi dairesinde. Şah-ı geldi. Mihrima onu sofraya davet etti. Hürrem'in sevdiği yemekmiş. Şah-ı zehirden korkuyordu. Mihrima kendi dairesinde zehirlemeyeceğini anlattı.

Mercan koridordan geçip Şah-ı'yı görmek istedi. Ama Sümbül durdurdu. Anlaşma yapmışlar, o taraf senin bu taraf benim diye. Yine de Mercan onu görmek istedi. Sümbül izin vermedi. Mihrima önemli olmayan şeyler konuşarak yavaş yavaş konuya girdi. Emin hatun getirildi. Kız doğduğu günden beri onu Mihrima'nın evine soktuğunu söyledi. Mihrima Şah-ı yıllardır yaptığı suçlu şeyler teker teker bahsetti. Sonunda en geç yarın payıtahtan asla dönmemek üzere çıkmasını söyledi. Şah-ı "Senin Hürrem'e benzediğini söyldiler herkes. Lakin bnzemekten daha fazlasın. Ta kendisi olmuşsun." Mihrima onun mal da Hürrem'in vakfına vermesini söyledi. Şah-ı öfkeyle çıktı.

Gülfem Mercan ile karşılaştı. Mercan kendisi Mihrima'nın dairesine gidememesini anlatarak Gülfem'i gitmesine tavsiye etti.

Gülfem koridorda Şah-ı ile görüştü. Ama Şah-ı hiç konuşmadan gitti.

Sümbül geldi. Mihrima yarın sabah bu iş biteceğini söyledi. Sonra Emin'i denize atmasını söyledi.

Manisa'da Mehmed bir asker ile kılıç oynıyordu. Oraya İlyas geldi. Mehmed onunla kılıç oynamaya başladı. İstediği gibi İlyas Mehmed'i yaraladı. Büyük yara değildi ama yeterli.

Amasya'da Mahidevran'a Mustafa geldi. Mahidevran kalkarken ayna düşürdü. Gabriella verdiği ayna. Günah ayna denilmiş. Mustafa divan toplantısına çıkınca Fidan geldi. Mahidevran ile konuştu. İlyas ile alakalı konuyu. Fidan onun mektup getirdi.

Sabah Şah-ı'nın sarayda taşınmak için hazırlık başladı. Mercan geldi şaşakaldı. Şah-ı kendi odada. Mercan geldi. Mercan şu an öğrenmiş Şah-ı payıtahtan çıkacağını. Mercan onunla birlikte gitmesini istedi de Şah-ı izin vermedi. Sonunda Şah-ı yola çıktı.

Mihrima balkonda. Sümbül geldi. Şah-ı'nın taşınmaya başladığını ve çok para vakfıya verdiğini de söyledi.

Manisa'da Mehmed yara olduğu için yatıyor. Fahriye kızıp bunu yapan kişiyi cezalandıracağını söyledi de Mehmed oyaladı. İlyas ile Mehmed konuşuyordu. İlyas sargı değiştirmesini teklif ederek değiştirmeye başladı. İlyas ilaca çiçek hastalığından kirlenmiş olan kan gizlice koyup yaraya sürdü.

Estergon Kalesi Yakınları, Ağustos 1543. Irmağın bu tarafta Süleyman'ın kampı kuruldu, karşısında kala yanıyor. Bali bey'e göre kale düşmüş.

Mehmed çiçek hastalığına bulaşmış.

Estergon'da Süleyman Mehmed yazmış mektup okudu. Yanında Ebussuud efendi, onunla sohbet ediyor.

Gece Süleyman çadırda kitap okuyordu. Bali bey geldi. Ayrıma vakti geldiğini söyledi. Süleyman onu istemedi de kabul etti. Süleyman "Benden sana müsaade." Bali bey çadırın önünde Matrakçı ile konuştu.

Süleyman tekrar rüya gördü.

Manisa'dan haber alınca Mihrima Sümbül ile birlikte Manisa'ya geldi. Mehmed'i görmek istedi de herkes durdurmaya çalıştı. Ama ne yazık ki Mehmed ölmüş.

Mehmed'in ölüm haberi Amasya'daki Mahidevran'a da ulaştı. Tam o zaman "Günah Ayna" masadan yere düştü.

Süleyman Edirne yakınlarında. Mehmed'in ölüm haber oraya da geldi. Çadırın önünde düzenlenen askerler göğüşü vura vura taziye gösterdiler.

Mihrima'lar saraya dönen yolda. Saraya döner dönmez dua okuttu. Süleyman da saraya vardı. Mehmed'i payıtahta getirmesini söyledi. Mihrima Süleyman'a görmek istedi de Süleyman hiç kimseye görmek istememiş.

Günler geçti. Bir gün Süleyman balkonda uyuyordu. Rüstem haber getirdi. Hürrem dönmüş. Arabayla hasbahçeye geldi. Bali bey ata binip bunu görüyordu, sonra çıktı. Onun ne iş var burada? Neyse sonunda Süleyman Hürrem ile kucakladı.

Muhteşem Yüzyıl (Star TV)

出窓のサロン (キュタヤ)
$あぶくさぶく