Bayezid kaybolmuş. Bayezid üniforma alıp gizlice bir asker oldu.
Mihrima hamamdan yardım istedi. Esmah baygınlıktan kendine gelmedi. Afife onun yanına gelince kafasından kanadığını buldu.
Hürrem Bayezid'in hocası Mehmed efendi, Kapının ağası Mercan ve bostancıbaşı'ya sorguladı da hiç kimse bilmeden kayıp olmuş.
Askeri kampında yemek zamanı. Bayezid de kuyruk içinde. Yemek aldı da beğenmemiş.
Hekim kadın Esmah'yı baygınlıktan uyandırmaya çalışıyor.
Hatice'nin sarayda Şah-ı tüccarın getirdiği kumaşlar bakıyordu. Yanında Hatice ama hiç kumaşlara ilgilenmedi. Oraya Afife hatundan haber geldi.
Hürrem Mihrima'yı arıyordu. Sonunda Mihrima ve yanında Esmah yattığını buldu. Hürrem Mihrima ve Afife'ye Bayezid kayıp olduğunu anlattı.
Askeri kampında Bayezid mutfakta çalışıyorken başka asker onun çantasını alıp dalga geçiyordu. Aniden toplanmasına komut verildi. Askerlerin önünden Süleyman ile şehzadeler geçti. Bayezid onu bakıyordu.
Roma'da Papa savaşa hazırlatıyor.
Askeri kampındaki çadırda toplantı açıldı.
Manisa'da Mustafa ırmak kenarında Yahya ile konuşuyor.
Gabriella Manisa sarayında. Koridordan kız ve Mustafa'nın oğlusını gördü. Odaya girip "Lukrezia." diye seslendi. Ama Lukrezia "Siz ne yapıyorsun burada? Benimle takip ediyorsunuz?" diye uyardı. Gabriella'ya göre Lukrezia kendisinin kardeşiymiş. Korsan saldırdığından ayrılmış. Lukrezia kolay kolay inanamaz oldu. Oraya Fidan geldi. Gabriella bahane ile çıktı. Fidan Lukrezia'yı "Lumeysa" diyor. "Lumeysa, ne diyor bu hatun sana?" diye sordu. "Hiç."
Şah-ı ile Hatice Esma'ya geldi. Hekim kadın hamamda düştüğünü anlattı. Onlar Mihrima'ya sor sordular. Konuşurken Esma kendine geldi, geldi de hiç konuşmadı.
Hürrem kendi dairesinde. Yanında Cihangir. Oraya Sümbül haber getirdi. Bayezid derse gitmeden önce hasbahçeye çıkmış. Orada Hasan adlı çocuk ile görüşmüş. O da kayıp muhtemelen Bayezid ile birlikte. Cihangir bir şey söyleyecekti ama Hürrem hizmetçiye onu odasına götürmesini söyledi. Oraya Mercan geldi. Bayezid'in kıyafet bulmuş. Cihangir tekrar seslendi bir şey bildiğini söyledi.
Esmah yavaş yavaş konuşmaya başladı. Hatice "Çok korkuttun. Nasıl oldu bu hadise? Düştün mü söylediler?" diye sordu. Mihrima yanında merak içinde. Esmah "Her şey bir anda, validem. Ne olduğunu anlamadım. Mihrima ile sohbet ediyorduk. Bir an ayağım kaydı düştüm." dedi.
Hürrem Cihangir'i dinliyordu. "Kızmayacaksın ama." dedi Cihangir. Hürrem dürttü. "Kızmayacağım." "Söz mü?" "Sana söz veriyorum, şehzadem. Ama şimdi söyle. Bayezid nerede?" "Sefere gitti." Hürrem "Bana derhal şehzadem getirin." diye Sümbül ile Mercan'a emretti.
Askeri kampında Bayezid daha önce onu dalga geçtiği asker ile kavga başladı. Üstün asker kavga durdurdu. Oraya şehzade Selim gelip bu askerin Bayezid olduğunu fark etti. Selim Bayezid'e "Delirdin mi? Benimle gel." diye Süleyman'a getirecekti. Yanındaki üstün asker "Asker! Karşında şehzademiz var!" diye bağırdı. Sonunda Bayezid Süleyman'ın önüne getirdi. Süleyman ona saraya dönmesini söyledi.
Şah-ı ile Hatice koridorda konuşarak yürüyordular. Şah-ı "Bir şeyler saklıyor olabilirler." diye söyledi. Mercan ile karşılaştı. Şah-ı ona Esma ölümden döndüğünü söyledi. Mercan ise Bayezid sefere katılmak için kaçtığını anlattı.
Bayezid ile Cihangir yalnız odasında. Hürrem geldi cariyeye Cihangir'i dairesine götürmesini söyledi. Hürrem ile Bayezid yalnız konuştular. Bayezid "Sefere katılmakta hak var. Pişman değilim." dedi. "Kapıcıya bostancıya ceza vereceğini düştün mü hiç? Sabırlı olmanı öğrenmelisin." diye söyledi.
Cariye Esmah'ya çorba veriyordu. Şah-ı geldi. Cariyeyi çıkarıp yalnız konuştular. Şah-ı "Şimdi hamamda olanlar anlat bana. Bu düşme hikayesine inanmamı beklemiyorsun, herhalde." Esmah "Başka ne olabilir ki, validem." Şah-ı "Onu sen söyleyeceksin. Bali bey meselesi yüzünden aranızı kötü oluduğunu farkındayım. Bana doğru söyle. Mihrima mı yaptı bu sana?" Esmah "Hayır, dediğim gibi kaza oldu sadece." "O zaman ne işin vardı hamamda? Niye gittin yanına?" "Konuşmak istedim sadece."
Hürrem Mihrima'nın dairesine geldi. Hürrem "Hamamda neler olduğunu anlattı. Bana doğru söyle. Kavga mı ettiniz?" "Hayır. Öz dilemeye gelmiş. Tekrar arkadaş olmak istediğini söyledi. Ben de kabul ettim. Validem emin diyorum kazaydı." Hürrem onu Esmah'ya getiriyordu.
Şah-ı ile Hatice. Yanında Nigar. Hatice "Konuştu mu Esmahım?" Şah-ı "Aynı şeyler söyledi. Belki Mihrima korkuttmuş." Nigar kaza olduğunu ısrar etti. Şah-ı Bali bey ile alakalı bir şey olduğunu inandi. Hatice "Hürrem Mihrima'yı Bali bey ile evlendirmeye mutlaka çalışacak." dedi de Şah-ı "Hürrem kendi işi ile muşgul olacak. Bunu yapamayacak." Hatice sordu da Şah-ı "Hürrem saraydan gidecek tekrar dönmemek üzere." dedi.
Mustafa Gabriella'ya ziyaret etti. Mustafa Benito ile karşılaştığını biraz sohbet ettiğini söyledi. Mustafa Gabriella'nın dalavere çevirmesini kuşkulandı. Casus olabilir diye kuşkulandı. Ama Gabriella "Emin ederim ben casus değilim. Kız kardeşim kaybettim. Korsan onu almış." "Bana öldüğünü söylemiştin." "Ben kayıp dedim. Yıllarca onu arardım, şehzadem. Benito kardişim hala yaşadığını söyledi bana." "Seni neden inanır?" "Kardeşim Lukrezia yaşıyor, şehzadem. Sizin saraynızda. Adı Lumeysa. Onu bana verin." diye yalvardı. Ama Mustafa "Eğer doğru söylüyorsan kardeşin haremde. Haremden çıkması mümkün değil. En kısa zamanda eşyaları toplayıp ülkene dön." dedi.
Mahidevran Fidan ile konuşuordu. Yanında Lumeysa. Mahidevran her zamanki gibi Mustafa'yı endişeleniyor. Fidan çıktıktan sonra Mahidevran Lumeysa'ya "Fidan'a söyle şehzadem gelir gelmez bana haber versin." dedi. "Lumeysa, neyin var senin? Aklın başka yerlerde." diye sordu Mahidevran. Sadece yorgun olduğunu söyledi. Oraya Mustafa geldi. Mustafa hizmetçinin adı "Lumeysa" olduğunu duyunca ona İtalyanca ile sordu ailesi nerede diye. Mustafa Mahidevran'a Gabriella sakın saraya girmemesini söyledi.
Şah-ı, Hatice ve Nigar hala aynı konusunu devam ederken Hürrem geldi. Herkes şaşırdı. Hürrem Mihrima getirdi. Mihrima hemen Esmah ile görüşmeye odasına gitti.
Mihrima ile Esmah. Esmah "Sen ne yapıyorsun burada?" Mihrima "Korkma, sadece geçmiş olsuna geldim." Esmah "Git buradan. Mihrima, sustum evet. Ama senden korkmak için değilim. Hamamda ne olduğunu arkamda. Bali bey ile asla evlenmeyeceksin."
Şah-ı Nigar çıkarıp Hürrem'i divana oturuttu. Şah-ı ile Hatice Hürrem'in yüzüne çarptı. Mihrima annesine benziyor, iş çeviriyor diye. Hürrem Mihrima döner dönmez saraya döndü.
Hürrem'in istediği camii yapılan yeri satmak istemeyen kadın varmış. Hürrem ona ziyarete geldi. Kadın "Mühim olan para değil sultanım. Burası bana rahmetli babamdan kaldı. Onca hatıralar var burada. Nasıl satılar." Hürrem kendi hatıralar söyleyerek ikna etti. Hatun sonuçta evi satmaya kabul etti.
Çadırda toplantı açıldı. Rüstem ile Lütfi arasında tartışma çıktı. Hüsrev paşa Lütfi'ye katıldı. Stefan adlı adam geldi. Lareş'in kardeşmiş. Lareş Osmanlı devlete ihanet ederek haraç da ödememiş.
Roma'da da toplantı açıldı.
Eğriboz'da Barbaros donanma yünetiyordu.
Haremde kızlar parasız kalıyormuş. Sıkıntısı var. Hürrem ile Afife bu kunuyla konuşuyor. Sümbül kızılara sabırlı olmasını söylerken Hürrem geldi. Hürrem onlara birkaç gün sonra para vereceğini söyledi.
Hatice ile Şah-ı aynı konuda konuşuyor. Mercan'a göre haremde kazan kaynamaya başlamış. Şah-ı "Âla, Hürrem her geçen gün haremdeki gücünü biraz daha keybedecek. O kaybettikçe biz kazanacağız."
Şeker ağa pazarda malzeme alıyordu. O da para eksikmiş. Pazarda Aksaray'dan gelen biri hitabe ediyor. Provokatörlük yapmaya çalışıyor. Şeker ağa bunu duyuyoru. Ebussuud efendi de. Söylev bittikten sonra Ebussuud efendi ona yaklaştı. "Büyük laflar ettin, evladı." diyerek ona uyardı.
Hürrem dairesinde. Yanında Sümbül ve Fahriye kalfa. Hürrem cariyelere nasıl ödeceğini meraklanıyor. Mercan geldi. Bu konu hakkında Mustafa paşa ile konuşmuş. Beklemekten başka çare yokmuş. Hürrem de kendi cüzdandan ödemeye kabul etmedi. Onun parası hepsini vakfıya gideceği için.
Şah-ı hareme gelip Hürrem ile karşılaştı. Hürrem "Sultanım, hangi rüzgar sizi attı buraya?" diye sordu. "Senin yanına geliyordum, Hürrem." Ona göre haremde hırsızlık olduğunu söylermişler. Şah-ı kendi cüzdandan para verebileceğini söyledi de Hürrem bunu istemedi kendi halledeceğini söyledi. "Aksilik çıkarsa haberim olsun. Ben yardım ederim." dedi Şah-ı.
Askeri kampı Prut'ta. Süleyman mimar başı haşlıyordu. Köprü neden hala tamamlamadı diye. Süleyman "Ne kadar süler?" diye sordu da mimar başı "Her şey yolunda gitse bile bir ay süler." diye cevap verdi. Lütfi "O kadar bekleyemez, Yağmur tekrar başlamadan geçmemiz lazım o nehri." dedi. Ona göre önceki seferde küprü yapan kişi varmış.
Haseki denilen o adamı bulup Süleyman'a getirdi. Bir haftada yapabileceğini söyledi. Ad Sinan'mış. Sinan tahta ve ip ile nasıl yapılacağını anlattı. Süleyman ona on gün verdi.
Rakel adlı bir hatun Hürrem'e geldi. Hürrem'e yardımcı olabileceğini söyledi. Çıkarken Nigar ile karşılaştı. Eskiden beri tanıdıkmış. Nigar onu Şah-ı sultan'a getirmek istedi. Rakel biraz hayret etti de Şah-ı ile görüştü. Şah-ı "Senden ne kadar istedi?" diye sordu. Rakel hemen cevap vermedi. Nigar "Sultanımızın sualine cevap ver, hatun." dedi. "Elli bin altın istediler, sultanım." dedi Rakel. Şah-ı "Ne vakit teslim edeceksin bu parayı?" diye sordu. "Birkaç günde, sultanım. Fakkat bağışlayın, neden sualettiğinizi anlayamadım." Şah-ı "Anlatacağım, hatun, anlatacağım."
Fahrie kızları toplayarak onlara Hürrem birkaç günde maaşlarnı ödeceğini söyledi. Kızlar sevindi tabii. "Hürrem sultanımız bizi düiünür."
Manisa'daki ormanda Mustafa ile Yahya. Oraya Gabriella'nın arabası geldi. Gabriella Mustafa'ya yaklaştı. Yahya "Sen hala buradasın." dedi de Gabriella tekrar Mustafa'dan yardım istedi.
Manisa'daki haremde kızlar konuşuyor. Fidan gelip Lumeysa'yı çağırdı. Fidan onu Gabriella'ya getirdi. Lumeysa "Ben sizi tanımıyorum. Ne malum kardeş olduğumuz." deyince Gabriella kendi kolu çevrip çürüğünü gösterdi. Aynı çürük Lumeysa'nın kolunda da olduğu için Lumeysa anlamaya başladı.
Mahidevran Mustafa ile konuşuyor. "Gabriella'nın bir şeyler sakladığı belliydi. Demek bütün dert buymuş." Mustafa bugün Gabriella ile görüştüğünü, kardeşini istediğini söyledi. "Bu mümkün değil, Mustafa. Zira o artık senin haremin." Mustafa "Karar Lumeysa'ya bıraktım." Mahidevran "Bir cariyeye böyle hak nasıl veririz? Diğer cariyelerin kulağına giderse nizam nasıl sağlarız." diye aleyhind oldu. Mustafa "Ben öyle uygun gördüm, validem." Oraya Fidan Lumeysa'yı getirdi. Ama veda etmek için değil burada kalmak istediğini söylemek için geldi. "Ne olur beni göndermeyin." diyerek Mustafa'nın eteğini öptü.
Süleyman nehri kenarına geldi. Askerler de topladılar. Lütfi "Hünkarım, nihayet köprü tamamlandı." dedi. Süleyman Sinan'ı övüp askerleri karşıya geçmek için hazırlattı.
Barbaros reislerle konuşuyor. Hareket etmeye başlıyor.
Preveze'de Avrupa donanmada komutanlar konuşuyor. Rüzgar yoksa savunamaz olacakmış. "Barbaros gelsin. Bütün Akdeniz'de Haçlı bayrağı dalgalanacak."
Hürrem'e Sümbül geldi. Rakel hatun'dan haber gelmiş, altınlar hazıretmiş.
Şah-ı'ya Nigar geldi. Şah-ı "Nihayet geldin. Rakel hatun'dan haber var mı?" Nigar "Evet, sultanım. Parayı bugün teslim edecekmiş."
Rakel hatun'un köşkünde Sümbül altın teslim edildi.
Haremdeki bir kız bir mektup buldu. Herkese gösterip yüksek sesle okumaya başladı. Bali bey'in mektubu. Mihrima geldi. O kız kendi yatağında bulmuş. Esmah mı bunu yaptı.
Altın arabası saldırıldı. Belli ki Şah-ı bunu yaptırdı.
Hürrem Sümbül'ü bekliyor. Sümbül döndü ama felaket olduğunu söyledi. Altın çalınmış. Hürrem çok kızdı.
Haremde kızların asiliği büyüyordu. Oraya Şah-ı geldi. Şah-ı kızlara maaş veriyordu. Haremdeki Hürrem'in gücü çökmek üzere.
Muhteşem Yüzyıl (Star TV)
トラヤヌス帝 (アンタルヤ美術館)
